Ağustos 2012 Trabzon Gezisi

30/8/2012
Sabah 07:00 Anadolu Jet uçağı ile Sabiha Gökçen Havalimanından Tarbzona uçuş ile başladı gezimiz..Çok yoğun birgünün gecesinde bavulumuzu yaptık.Sayın Kocam iş için Ankaraya gitmişti ,çok yorgun ve üşütmüş olarak geldi akşam.Gece neredeyse hiç uyumadan sabah 04:00 da kalktım ve 05:20 de havaalanı için yola çıktık.Uçağımız zamanında kalktı ve 08:20 de tarbzona indik.Amcamın oğlu aldı bizi , önce otelimize eşyalarımızı bırakıp otelde kahvaltı ettik. DemirGrand oteli şehir merkezinde orta halli bir otel. Sonra Sümelaya çıktık .Ama manastıra ben çıkamadım :( , malum yine yükseklik korkusu beni sardı.Aslında manastıra iki yol varmış , tamiratta olan yol manastırın oldukça yakınına kadar gidiyormuş  :( . Annem ile birlikte mısırcının çardağı altında bekledik.Orada minik bir takı satan kulubecik vardı , oradan kendime çok severek ve beğenerek bir kazaz işi kolye ucu aldım.Sonsuz aşkı temsil ediyormuş hadii bakalım :) .Sümeladan sonra Hamsiköyde sütlaç yemek için yola çıktık.Ama kuzenim bir arkadaşını aradı.Hamsiköyün üstünde bir yere gittik.Sütlaç , kurufasulye , pilav yedik.Lokantada soba yanıyordu.Yaz günü bir sobanın beni bu kadar mutlu edeceğini hiç hayal etmemiştim.Yaylalara çıktıkça hava çok soğuyormuş.Sonra otelimize geri döndük.Beyleri ve annemi otele bırakıp biz kızlar şehir merkezini gezdik., meydandaki çay bahçesinde oturup uzun uzun sohbet ettik çoook keyifliydi.Ve otelimize dönüp uyuduk bir hayli yorgunduk zaten.Bu kadar hava değişimi yormuştu.Tamda yorgunluk değil aslında İstanbulda ki yorgunluk başka birşey.Burada bu kadar uykusuz kalıp bu kadar gezsem heryerim ağırır sürünürdüm.


31/08/2012
08:30 da lobby de buluşup Akçaabat yolu üzerinde Yörük Çadırı ve Sosyete Kahvesi denilen yerde kahvaltı yaptık.Daha sonra Akçaabattan yukarı doğru çıkıp Çan mağarasına gittik.Annem bile bizimle mağarayı gezdi , çok eğlendik , çıkışında küçük bir çay ocağı vardı orada çayımızı içip dinlendikten sonra sahile indik.Fevzi Hocanın yerinde nefis , enfes , leziz bir yemek yedik ve Rize ye doğru yola çıktık., Sürmenenin orada SÜRBİSA dan bıçaklar aldık..Rize daha alçak , daha büyük bir şehir Trabzona göre , epey geç trabzona döndük, gece yine meydandaki çay bahçesinde çay kahve içip otelimize döndük.
01/09/2012
08:30 da otelde kahvaltı ettik.Daha sonra Uzun Göl için yola çıktık.Çok güzel bir yer ama çok kalabalıktı ve yağmur yağıyordu.Daha sonra Of ta çarşı içinde bir esnaf pidecisinde pide yedikten sonra Trabzon merkezde alışveriş yaptık.Kral dan köme , fındık aldık.Boztepeye çay içmeye çıktı.Atatürk ‘ün evini gezdik.Ev bana hiç yabancı gelmedi , sanki dedemin evi imiş gibiydi.Çünkü dedem ve anneannemin evinde de aynı mobilyalar ve aksesuarlar vardı.Demek o dönemden kalma imiş.Ama keyif aldım , sanki Sultanahmetteki dedemin evindeymişim gibi :)

02/09/2012
Hava bir hayli kapalı ve sıkıntılı idi , otelde kahvaltımızı yaptık , çantalarımızı topladık .Mısır ekmeği almak için yaya olarak şehrin diğer tarafına yürümeye başladı .Pazar günü olduğu için dükkanların hemen hemen hepsi o saatte kapalı idi.Bir hanın önünden geçiyorduk enteresan geldi içine girdik , taş bir handı ve içindeki dükkanlar kapalı idi.Ortada geniş bir avlu etrafında dizi dizi dükkanlar vardı , mesela müslüman parfümü satılıyordu , içinde alkol yokmuş :( ,sonra hanın içinde kahve içebileceğimiz bir yer gördük oturduk.Kafenin sahibide o kadar daralmış olmalıki bizimle bir saate yakın sohbet ettik, memleketi burası imiş ama seneler önce bursaya göçmüş , çoluk çocuk büyüyüp okullarını bitirince tekrar Trabzona dönmüş ve bu kafeyi açmış ama adamcağız bin pişmandı.Buraların onun çocukluğundaki gibi olmadığını , insanların banaz ve yobaz olduklarını anlattı.Kahvelerimiz bittikten sonra fırınların olduğu bir meydana geldik , mısır ekmeklerimizi aldık ve otelimize geri döndük.Toparlanıp tekrar yola çıktık , uçak saatine 1,5 saat vardı , havaalanı yakınında bir alışveriş merkezinde karnımızı doyurup havaalanına geldik.
Bir kere gidip görülmeli , Uzungöle birkaç gün kalıp ruhumu ve bedenimi dinlendirmek isterim , hafta içi olmak kaydı ile ama ben Trabzon , Rize de yaşayamam .İstanbula geri döndüğüme hiç bu kadar sevinmemiştim , uzunca bir süre İstanbula söylenmeyeceğim herhalde.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dikiş Makinamın Çözülmüş Sırları :)

Çaydanlık Örtüsü

KISIR ve MERCİMEK KÖFTESİ